1 Aralık 2020 Salı

2021 DİJİTAL PAZARLAMA TRENDLERİ





2021 Dijital Pazarlama Trendleri
Kötü süprizlerle yaşadığımız 2020’yi geride bırakmaya hazırlanırken, dijital dünyanın hızlı yükselişine de tanık oluyoruz. Geleneksel işletmeler, dijitalde var olmaya çalışırken, dijital dönüşümü gerçekleştirmiş markalar eksiklerini tamamlamaya çalışıyorlar. İş yapış şekillerinin ve alışkanlıkların evrildiği bu yeni dünyada, tüketiciye ulaşmak ve anlamak için tek pazarlama yöntemi olan dijitalde artan rekabette başarılı olmanın anahtarı, yaratıcılık ve halden anlayan bir iletişim tarzıdır.

 

Tüketici odaklı olarak marka bilinirliğini artırmak, pazarlama hedeflerini gerçekleştirmek ve iletişimi sürdürülebilir kılmak için kullandığımız dijital pazarlamanın 2021 trendlerinde, kullanıcı deneyimini artıran yapay zeka uygulamaları ile makine öğrenimi ve büyük veri yönetimi ön plana çıkıyor. 

 

Büyük Veri Yönetimi

Geçtiğimiz 10 yılda makine öğreniminin gelişmesiyle birlikte, bugün, sürücüsüz otomobiller, konuşarak ses analizi yapabilmeyi ve daha birçok yeniliği konuşuyoruz. Tüm bu çalışmalar, yapay zekanın insanı tanıma yeteneğinin artırılmasıyla yapılıyor. Pazarlama faaliyetlerinde de amaç, marka iletişimini kuvvetlendirmek için hedef kitleyi anlamaya dayanıyor. Veriye konsantre olarak hareketleri takip etmek için, her geçen yıl yeteneğini artıran yapay zeka ile makine öğrenimi, dijital oluşumlarını tamamlayarak, web siteleri, sosyal medya sayfaları ve tüm içeriklerini birbirine entegre eden markaların tüketici ayak izini takip eden yardımcıları olarak öne çıkıyor.

 

Artırılmış Gerçeklik (AR) 

İnsanların evde vakit geçirdikleri pandemi sürecinde, gelişmiş teknoloji yatırımlarının ne kadar önemli olduğunu hep birlikte görüyoruz. Eğitimden sağlığa, alışverişten oyuna, geniş yelpazesiyle hayal ve gerçekliği bir araya getiren yapay zeka teknolojisi AR’a yatırım yapan teknoloji şirketleri, AR’ın gücünden yararlanan birçok program geliştirirken, tüketiciler de, IOS ve Android platformlarında aktif olan bu uygulamalar aracılığıyla, AR deneyimlerini geliştiriyorlar. Yeni uygulamalarıyla AR teknolojisi, 2021 yılının yükselen trendleri arasında yer alıyor.

 

Sanal Gerçeklik (VR)

Günümüz teknolojileri, insanların hayallerini sanal gerçeklikle birleştirerek, eğlendirici, keşfedici büyülü bir dünya sunuyor. Markaların kullanıcı ihtiyaçlarını anlayarak, farklı deneyimler yaşatmak için, yapay zeka uygulamalarına entegre görsel araçlarla gerçekleştirilen VR deneyimi, tüketicisinin marka yolculuğunu oyunlaştırarak eğlendirmek ve marka bağlılığı yaratmak üzere, 2021 pazarlama çalışmalarında öne çıkıyor.

 

Ücretli Reklamlar (PPC)

Makine öğrenimi ve yapay zekanın anlama kabiliyetinin artmasıyla birlikte, dijital ortamda kullanılan reklam çalışmaları, hedef odaklı, kişiye özel planlama özellikleri kullanılarak yapılabiliyor. Kullanıcının, aradığı ürün/hizmete kolay ulaşmasının sağlanması için, anahtar kelime, konu, içerik odaklı reklamlar, site, yerleşim alternatifleri, tüketicinin net olarak tanımlanmasını sağlayan gelişmiş segmentasyon araçlar, 2021 yılının dijital pazarlama trendlerinde ön plana çıkıyor. 

 

Sesli arama, sanal asistan, video pazarlama, yeniden pazarlama, kullanacağımız diğer araçlar arasında yer almaya devam ederken, teknik pazarlamacılar olarak, Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) ile PPC’nin birlikte çalışmasına odaklanıyoruz. Yeni yılda, mobil cihaz kullanarak alışveriş yapanların sayısının hızla arttığına, dijital dünyanın bilinçli tüketicisine hitap edecek teknoloji odaklı yeni uygulamaların hayatımıza dahil olduğuna tanık olacağız.

 

Nagihan Ünüvar

Markam Sen


* Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.

 

 

 

2 Kasım 2020 Pazartesi

SINIR ÖTESİNE GEÇMENİN ANAHTARI E-İHRACAT

Sınır Ötesine Geçmenin Anahtarı E-İhracat


İhracat, bir markanın kendi ülkesinde markalaşması ve hedeflerini büyüterek yurt dışı pazarlara açılması olup, ülke ekonomisine katma değer yaratan önemli bir operasyondur. 

 

Günümüzde, dijital teknolojilerin ilerlemesi, iş yapış şeklinin değişmesiyle birlikte, E-Ticaret’in  sınır ötesine taşınması olarak tarif ettiğimiz E-İhracat, son 10 yılda ivme kazanırken, 2020 yılında çıtayı oldukça yükselterek büyümeye devam ediyor. 

 

E-İhracat, zaman ve maliyet avantajı, belirli bir kilograma kadar vergi ödemesi olmadan ürünün elektronik ticaret gümrük beyanı ile karşı tarafa ulaştırılabilmesi gibi avantajlarıyla da öne çıkıyor.

 

Hedef 3.53 Trilyon Dolar

Eskiden, tüketiciler yurt dışından alışveriş yapmaktan kaçınırdı. Artık, bu kaçınmanın yerini talebe bıraktığını görüyor ve sınır ötesi E-Ticaret’in 2022 yılına kadar 3.53 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyoruz.

 

Dünya üzerinde, sınır ötesi en çok sevenler Avrupa vatandaşlarından oluşuyor. Statista 2018 verilerine göre, en çok sınır ötesi alışveriş yapmayı tercih eden ülkeler sırasıyla; İrlanda, Avusturya, Belçika, Rusya, Norveç, İspanya, Macaristan, İsveç, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, İngiltere, Polonya ve Almanya olduğu görülüyor. 

Sınır ötesi E-Ticaret yapma sebepleri; uygun fiyatlar, kendi ülkelerinde bulamadıkları ürünler ve benzeri olmayan ürün ya da hizmet alımı olarak sıralanıyor.

 

Sınır ötesi E-Ticaret’te dijital oyun, mobil uygulamalar, dizi ve film endüstrisi hizmet sektöründe öne çıkarken, giyim, ayakkabı, elektronik, sağlık ve güzellik ürünleri perakende de öne çıkan sektörler olarak yer alıyor. 

 

Türkiye’de E-Ticaret Öne Çıktı 

Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2020 yılının ilk 6 ayında Türkiye   E-Ticaret hacmi %64 artarak 91 milyar 700 milyon liraya yükseldi. Bu rakamın %91’i yurt içi harcamalardan, %5’i yurt dışı alımlardan, %4’ü ise Türkiye’nin yurt dışından alımlarından oluşuyor. 

 

Verilere baktığımızda, Türkiye’de yurt içinde alışveriş tercihinin E-Ticaret yönünde ciddi oranda yükseldiğini görürken, sınır ötesi rakamın yeterli olmadığını görüyoruz. Bu oranın artırılması ve KOBİ’lerin E-İhracat’a yönlenmesi için yoğun bir çalışma yapılması ve  teşvik edilmesi önemlidir. 

 

2019 verilerine göre, Türkiye’nin E-İhracat yaptığı ülkeler sırasıyla, A.B.D., Almanya, Suudi Arabistan, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Hollanda, Ürdün, B.A.E ve İspanya. Ülkemiz markalarının E-İhracat yaptığı ürünler sırasıyla, giyim ve aksesuar, mücevher, ayakkabı, halı, bitkisel ürünler ve yedek parça oldu. 

 

E-İhracat’a Başlarken

E-İhracat’ta başarılı olabilmek için, E-İhracat stratejisine, analize, sınır ötesi lojistik operasyonlarının geliştirilmesine, satış sonrası iade, gümrük vergisi ve KDV ile banka komisyon oranlarında düzenlenmelerin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.  

E-İhracat’a başlarken, internet sitesinin E-İhracat’a uyumlu hale getirilmesi, hedef ülkenin ana diline uygun ve farklı bağlantı linkleri kullanılması önemlidir. Düzenleme, hedef ülke ana dilinde, o ülkenin para biriminde ödeme, ödeme sistemleri ve lojistik alternatifleri gözetilerek yapılmalıdır. Ürün/hizmet içeriklerinin arama motoru optimizasyonuna uygun olarak hazırlanması, strateji eşliğinde hazırlanacak dijital pazarlama bütçesiyle hedef pazarda, hedef kitleye ulaşmak satış olasılığını artıracaktır.

 

E-İhracat’a yeni girenler ve kendi internet siteleri üzerinden satış yapmak için yeterli bütçeye sahip olmayanlar, pazar yerlerinin sunduğu olanaklardan yararlanabilirler.





* Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.

1 Ekim 2020 Perşembe

MARKA YÖNETİMİNDE İÇERİK PAZARLAMASININ ÖNEMİ




İçerik Pazarlamasının Önemi I Nagihan Ünüvar I Markam Sen

İstatistiki rakamlar, 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun yarısından fazlasının internet, 4 milyara yakınının da mobil internet kullanıcısı olduğunu gösteriyor. 82 milyon nüfusu olan ülkemizdeyse, 62 milyonun üzerinde olan internet kullanıcılarının üçte birini Z kuşağı oluşturuyor. İnternette zaman geçirme oranı oldukça yüksek olan yeni nesil, alışkanlıklarını da çevrimiçi geliştiriyor. 

 

Pandemiyle birlikte, tüketicilerin de dijital ortamda yoğun vakit geçirmesi, alışkanlıklarının değişmesi, çevrimiçinde farklı bakış açısına sahip markalara duyulan ihtiyacı artırdı. Bu sebeple, markaların tüketicisi nezdinde ayırt edici özellikleriyle öne çıkmaları ve iletişimde olmaları için içeriğe yatırım yapmaları önemlidir. 

 

İnternet sitesine sahip her marka aynı zamanda birer yayıncı ve içerik üreticisidir. İnternet sitesinde ürün ya da hizmete ilişkin her kelime, markanın kendini ifade ettiği içeriklerini oluşturmaktadır. Aynı şekilde, anahtar kelimeler, etiketler, hedeflenen kitlenin markaya ulaşmasını sağlamak için kullandığı içerikleridir. 

 

Arama motorlarında arama yaparken markanın ön plana çıkmasını sağlamak için arama motoru optimizasyonu yapılır. Arama motoru ajanı, indekslenen siteleri belirli zamanlarda ziyaret ederek, site içeriğinin markayla ilişkisinin ne kadar ilintili olduğunu kontrol eder. Bu da, markanın organik aramalarda üst sırada çıkmasını ve arama motoru reklamlarının efektif olmasını sağlayan kalite puanını etkiler. 

 

İçerik, bir metin, görsel ya da video ile paylaşılabilir. Paylaşılan her içerik markanın bıraktığı birer iz olup, günümüzün ve geleceğin marka dünyasında değerli içerik üretimi pazarlama planlamalarında üst sırada yer almaya devam edecektir. Oluşturulan içeriklerin hangi kanallarda, nasıl paylaşılacağı içerik pazarlaması olarak adlandırılır ve markanın hazırladığı içeriklerin hedef kitleyle buluşmasını sağlayan çevrimiçi tüm kanalları kapsar. İnternet sitesi, sosyal medya, webinar, podcast, blog, görsel, metinsel ücretli ve organik reklamlar, elektronik posta içerik pazarlamasında kullanılan kanallardır. İçerik pazarlamasında kullanılan mecraların kendine özgü bir kitlesi bulunmaktadır. Dolayısıyla, içeriklerin, yayınlanacağı kanalın doğasına uygun olması önemlidir. 

 

İlgi çekici bir içerik üretmek, içeriğin hedefleyeceği kitlenin iyi tanımlanmasıyla başlar. Müşteri odaklı içerik üretimi karşılanmamış ihtiyaçlara yöneliktir. Doğru bilgi verir, gerçek ve değerlidir. Farkındalık yaratır, paylaşılır ve daha fazlası için markaya geri dönülmesini sağlar. Müşteriye yardımcı olarak hayatı kolaylaştırır ve ilham alınan, güvenilir bir kaynak olarak kabul edilir.

 

İyi bir içerik üreticisi, makale yazarken ya da bir haber paylaşırken değer odaklıdır, 4N1K kuralına cevap vermesi gerektiğini bilir. Ne? Ne Zaman? Neden? ve Kim? Markalar da bir yayıncı bakış açısıyla içerik yazmak için; içeriğin kimin için, neden yazılacağı ve vermek istenen mesajın ne olacağını sorgulayarak, hazırlanan içeriğin ne zaman ve nasıl yayınlanacağını belirleyerek planlamaya başlayabilirler. İçerik stratejisinin markanın uzmanlığıyla bütünleşmesi gerekir. Planlama yaparken, markanın kim olduğu ve diğerlerinden farklılaştıran özelliğinin de net olarak bilinmesi gerekir. 

 

Başarılı içerik orijinaldir ve ilham verir. Amaç, markayla bütünleşen sahici hikayeyi, sade bir anlatımla sunmak ve değer yaratmaktır. Markalar, iyi bir içerik ve pazarlama stratejisiyle kendi alanlarında hak ettikleri değere sahip olabilirler. 


Nagihan Ünüvar

markamsen.com

 

 * Tüm yayınlarımızın hakkı saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir. 


10 Eylül 2020 Perşembe

PROAKTİF PAZARLAMA STRATEJİSİ

Proaktif Pazarlama Stratejisi I Nagihan Ünüvar I Markam Sen


Proaktif pazarlama, bilgiye ulaşmak için aktif araştırma yapılarak, verilerin analiz edilmesi ve olası senaryolar eşliğinde pazarlama planının hazırlanmasıdır. Markaların ürün ve hizmetlerini tüketicisine ulaştırmak için kullandığı pazarlama yönetiminde, tüketici davranışları ve sektörel dinamikler göz önünde bulundurularak yapılan pazarlama yönetiminin proaktif olması, markanın kendi dışında gelişen olaylar karşısında seçeneklere sahip olmasını ve risk analizi yaparak değişen koşullara uyum sağlamasına yardımcı olur.    

 

Veri İşleme

Teknolojinin ve yapay zekanın gelişimiyle birlikte, internet tabanlı, veri işleme özelliğine sahip analitik ölçümleme yöntemlerini kullanarak birçok veriye ulaşabiliyoruz. İnternet sitesi ziyaretçilerinin hangi kanallar üzerinden geldiğini, hangi kaynakları kullandığını, hangi ürün ve hizmetlere ilgi gösterdiklerini, satın alma performanslarını ve davranışlarını ölçerek, ürün ve hizmet performansını kıyaslayabildiğimiz analiz araçlarının kullanımıyla veri analizi yaparak, kullanıcıların bıraktığı izleri takip edebiliyoruz. Veri analizi, proaktif pazarlama stratejisinde kullanılan ve pazarlama planlamasında ileriye dönük öngörülere sahip olmayı sağlayan bir yapay zeka ürünüdür. 

 

Tüketici Analizi

Markanın mevcut ve potansiyel müşterilerinin davranışsal ve demografik özelliklerini araştırmak ve elde edilen veriyi analiz etmek proaktif pazarlama planlamasında önemlidir. Bu araştırmayı yaparken, veri işleme yönteminden faydalanılabileceği gibi, sosyal medya istatistikleri de yol gösterici olacaktır. İstatistiki veriler, tüketicinin satın alma davranışlarıyla ilgili bilgi verirken, belli başlı demografik verilere de erişmeyi sağlar. Bu veriler, pazarlama kampanyalarını oluştururken, doğru hedefleme yapılmasına da olanak sağlar. Odak gruplara yönelik müşteri içgörüsü ve anket yöntemi kullanılarak yapılan pazar araştırma teknikleri tüketici analizinde  kullanılan etkin araçlar arasında yer almaktadır.

 

Değere Odaklılık 

Markalar, proaktif pazarlama planlamasında kampanyalarını oluştururken değere odaklanarak, tüketiciyi harekete geçirecek güçlü mesajlar ve kampanya söylemleri geliştirmeyi hedefler. Bu söylemler, markanın vaadini ve değer önerisini yansıtır. Bunun için, müşteri alışkanlıklarının gözlemlendiği sosyal medya ve internet sitesi verilerinden faydalanılabileceği gibi, sosyal mecralarda kullanıcıların eğilimleri takip edilerek, mesajlar ve kampanya söylemleri test edilerek geliştirilebilir.

 

Deneyimi Artırmak

Müşteri deneyimini ne kadar artırır ve alternatif sunabilirsek o kadar güçlü olduğumuz bir dönemdeyiz. Yapay zeka teknolojisi kullanılarak geliştirilen Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik, Chatbot ve Sanal Asistan gibi teknolojiler, özellikle perakende sektöründe faaliyet gösteren markalarımız için önemli yardımcılar olarak kullanılan yapay zeka ürünleridir. Teknolojiyi yakından takip ederek, markayı öne çıkaracak ve müşteri deneyimini artıracak yeni ürünlerin geliştirilmesi, etkin bir planlama ve pazarlama yönetimini de gerektirir.

 

Belirli bir plan ve bütçe dahilinde hareket edilen proaktif pazarlamanın, pazarlama kültürüne sahip kurumsal şirketler tarafından daha çok tercih edildiğini görüyoruz Küçük işletmeler ve kişisel markaların, pazarlama plan ve bütçesi olmadan, gelen anlık müşteri talepleri ve reklam geri bildirimleriyle hareket etme eğiliminde olduğunu gözlemliyoruz. Oysaki, sürdürülebilir ve güçlü markalar yaratmak için pazarlama yönetiminde planlama önemli bir unsurdur.


Nagihan Ünüvar

Markam Sen




 * Tüm yayınlarımızın hakkı saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir. 

6 Ağustos 2020 Perşembe

MARKA YÖNETİMİNDE ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK





Araştırmacılar, ebeveynlere, bebeklerin sağlıklı gelişimi için, çeşitli renk ve desenlerle haşır neşir olmalarının sağlanmasını ve bebeğin bu renkler arasında kendisine en yakın gördüğü rengi seçmesine izin verilmesini tavsiye ederler. York Üniversitesi Psikoloji Profesörü ve Görsel Süreçler Uzmanı Alex Wade, bebeklerin renk ve temel formları görmeyi öğrenme süreçlerinin hızlı bir şekilde gerçekleştiğini ve 6 aylıkken bir yetişkinin görme keskinliğine sahip olabildiklerini söylüyor.

 

Renkler yaratıcılığı geliştirirken, sınırsız düşüncenin de kapısını açar. Çeşitliliğin olmadığı bir toplumda yaratıcılığın gelişmesi de pek mümkün değildir. Renkli kişiliğe sahip olarak adlandırdığımız insanların, aynı zamanda, özgün ve yaratıcı işlere imza attıklarına şahit oluyoruz. Onlar, yeşil elmaların arasında tek kırmızı elmadır. Şanslı olanlar, yaratıcı işler ve markalar yaratarak, insanlığın gelişimine katkı sağlarken, yaşadıkları toplumun kısıtlamalarına takılarak, kendini ifade etme fırsatı bulamayanlar, küçük yaşam alanlarıyla sınırlı kalıyorlar.

 

Yaratıcı, nitelikli bireylerin olmadığı bir toplumda, iyi işlerden ve markalardan söz edemeyiz. Günü kurtaran işlerin ve markaların, rüzgarın yönü değiştiğinde yok olması kaçınılmazdır. Dünyamız, bilgi çağı olarak adlandırdığımız, nitelikli bilgi ve teknolojinin yaratıcılıkla harmanlandığı bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşıyor. Teknolojinin, sanatın, bilginin birlikte çalışmasıyla yol almanın mümkün olduğu bu çağda, markaların, işlerin ve toplumların ilerlemesini sağlayacak olan, tıpkı bebeklerin çeşitli renkler arasında kendi rengini seçmesi gibi, yetişen neslin kendi özgün fikrini ifade etmesini sağlamakla mümkündür. 

 

Marka yönetiminde de, çeşitlilik ve çoklu kültürün göz önünde bulundurulması ve kapsayıcılık sağlanması, hem iç yapıda, hem de dış yapıda temsil kabiliyetini artırarak, marka itibarına da olumlu yönde katkı sağlayacaktır. Bunun için, markanın faaliyet gösterdiği toplumun çeşitliliğini yansıtan bir organizasyon kurmasına olanak verecek güçlü bir Ç&K (çeşitlilik ve kapsayıcılık) programına sahip olması gereklidir.

 

Ç&K programının iki ayağı bulunmaktadır. Biri, iç organizasyonda, markanın düşünce çeşitliliğine ilham veren, herkese eşit fırsatlar sunan bir çalışma ortamının yaratılması ve çalışanların bu ortama dahil edilmesi, diğeri, markanın bulunduğu toplumu oluşturan bireylerin çeşitliliğine yönelik, kapsayıcı ve çok kültürlü bir pazarlama stratejisiyle, ürün ve hizmetlerini kitlelere tanıtmasıdır. Etkin bir Ç&K programı hazırlamak için, toplumun demografik yapısını iyi analiz eden, aynı zamanda, çok kültürlü bir pazarlama stratejisi geliştirme yetkinliğine sahip insanlara ihtiyaç vardır.

 

Bir markanın kapsayıcı bir marka kültürüne sahip olması için, içeride kapsayıcı bir çalışma ortamı yaratması, bu yolculukta çalışanlarını teşvik etmesi, yaratıcılıklarının ortaya çıkmasını sağlaması, dışarıda da, farklılıklara kucak açması ve çok kültürlü bir pazarlama stratejisiyle hareket etmesi şarttır.

 

Kapsayıcı markalar değer odaklıdır. Çok kültürlü pazarlama değer yaratmakla ilgilidir. Hem içeride, hem de dışarıda değer yaratan bir yolculuk için, çoklu kültüre hitap ederek hareket etmek, çeşitliliğin, renklerin yaratıcılık denizinde ki  ahengine kucak açmak, gelişimi ve ilerlemeyi beraberinde getirecektir.

 

Tıpkı renkleri keşfeden bebekler gibi, farklı renkleri keşfederek ve anlamaya çalışarak kalplerde iz bırakacak markalar yaratmanın zamanı gelmedi mi?

 

Nagihan Ünüvar

Markam Sen

* Tüm yayınlarımızın hakkı saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.

9 Temmuz 2020 Perşembe

MARKA YÖNETİMİNDE İNOVASYON

Marka Yönetiminde İnovasyon

10 sene önce, tüm yöneticiler toplantı masasının etrafında oturmuş, mevcut rakiplerin piyasada nasıl öne çıktığını ve şirketin hangi adımları atabileceğini konuşuyordunuz. Genel Müdür, bir firmanın yeni ürününü anlatırken, bu ürüne benzer bir ürünü daha uygun fiyata üretebileceğinizi söylüyordu. Aradan 10 yıl geçti, teknoloji ilerledi, rakipler çoğaldı. Siz aynı masada, aynı yöneticilerle oturuyor, rakipler ve yeni ürünlerinden konuşuyorsunuz. Attığınız adımlar küçük, benzer ve bir arpa boyu yol alamadığınızın farkındasınız. Üstelik, yılların rutinliğinin getirdiği atalet sizi küçültürken, piyasaya yeni giren çevik rakipler büyüyor. Değişmeniz, yenilenmeniz artık kaçınılmaz bir hale geldi. İnovasyon için düğmeye basıyorsunuz.

 

İnovasyonla ilk tanışmam İhracatçı Birlikleri’nde çalıştığım dönem görev aldığım Seramik Tanıtım Komitesi’nde oldu. 2000’li yılların ortalarıydı. Sektör temsilcileriyle bir araya geliyor, çalıştaylar gerçekleştiriyor ve inovatif fikirleri bulmaya çalışıyorduk. O zamandan bu zamana 15 yıla yakın bir süre geçti. Teknoloji inanılmaz bir hızla gelişirken, işlerin çoğu dijitale taşındı. Ben de dijital çağa ayak uydurarak, kendi inovasyonumu gerçekleştirdim. İstatistikçi olmamın avantajıyla uzmanlığımın yönünü dijitale çevirerek, bu alanda gerekli eğitimlerimi tamamladım. Son 6 yıldır da farklı sektörlerde faaliyet gösteren markalara danışmanlık hizmeti veriyorum.

 

İnovasyon, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat)’ın birlikte yayınladığı ve 2005 yılında güncellenen Oslo Klavuzunda  “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.” olarak tanımlanıyor. Ben de, küçük adımların ötesine geçerek, inovasyonu bir yaşam biçimi olarak benimsemenin, hem kişisel hem de kurumsal markalar için hayat suyu olduğuna inanıyorum.

 

Markanın ilerlemesinin önünde bir engel olan klasik, ataletli yönetim anlayışını değiştirerek inovasyon yapmak için kriz dönemleri ideal zamanlardır. Yaşadığımız bu dönemde olan bitene baktığımızda, radikal bir değişikliğe gitmek için belki de hiç bu kadar doğru bir zaman olmamıştı. İnovatif bir marka olmak için, siz de bu zamanı iyi değerlendirebilir, yaratıcı fikirlerin gelişmesine olanak veren organizasyonel ortamı hazırlayabilirsiniz.

 

İnovasyon, proaktif ve üretici bir süreçtir. İnovasyona başlamadan önce, ulaşmak istediğiniz hedefi net olarak belirleyerek odaklanmak üzere bir plan tasarlamaya, bunun için de bir hazırlık süresine ihtiyacınız olacaktır. İnovasyon planının içeriğinde; hedefe giden yol, bu yolda ilerlerken size yardımcı olacak araçlar, yöntem ve ekibinizin görev dağılımı yer alır. Bu plan, aynı zamanda, markanızın inovasyon sürecinin yol haritası da olacaktır. İnovasyon sürecinde, yeni teknolojilere odaklanmak, müşteri içgörülerini anlamak için çözümlerinize empati yapmak önemlidir.

 

İnovasyon seferi, odaklanılması gereken bir süreçtir. Bu sefere çıkmaya karar verdiğinizde geri dönüşünüzün olmayacağını bilmeli, yol arkadaşlarınızı iyi seçmelisiniz. Yolda karşılaşılacak zorluklarda pes etmeyecek, cesur, iç motivasyonu yüksek bir ekibiniz olursa, inovasyon süreciniz akıcı ve coşkulu olur. Sürekli keşfetmenin verdiği heyecanla yol alırken, ekibinizin de işine tutkuyla bağlanmasını ve kendi sınırlarını aşmanın verdiği mutluluğu yaşamasını sağlayabilirsiniz.

 

Nagihan Ünüvar

Kurucu

Markam Sen

Marka ve Pazarlama Yönetim Danışmanlığı


* Tüm yayınlarımızın hakkı saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.


3 Haziran 2020 Çarşamba

COVID-19'UN PAZARLAMA DÜNYASINA ETKİSİ

Covid-19'un Pazarlama Dünyasına Etkisi 

Covid-19 salgınında karantinada geçirdiğimiz ayları geride bırakırken, normalleşme sürecine bu ay başlıyoruz. 2021’e kadar devam etmesi öngörülen bu süreçte, salgının fiziksel ve ruhsal sağlığa etkilerinin yanı sıra, ekonomik belirsizliğin üstesinden gelmeye çalışırken, işletmeler de varlıklarına devam edebilmek için daha çok çalışacaklar.

 

İşletmelerin ürün ve hizmetlerini tüketicisine ulaştırmak için kullandığı pazarlama tarafında da, Covid-19’un değişen tüketici satın alma alışkanlıklarına etkisi tam olarak bilinmemekle birlikte, kısa vadede karar vermeyi yönlendirecek iki temel faktör vardır. Bu faktörlerden biri değişen tüketici davranışlarının etkisi, diğeri tedarikten satış noktasına kadar değişen sektörel dinamiklerin etkisidir. Bu iki temel faktörü göz önünde bulundurarak yapılacak pazarlama planlaması, reklam çalışmalarının da etkin olmasını sağlayacaktır. 

 

Tüketici Davranışları

 

Salgın sürecinde tüketici davranışlarının büyük bir değişime uğradığını görüyoruz. Ekonomik iklim değişimi ve gerileme, tüketicilerin harcamalarını kısıtlayarak temel ihtiyaçlara yönelmesine ve bekleme pozisyonunda kalmalarına sebep olurken, pazarlamacılar tüketicilerin hareketlerine odaklanarak, ölçme, değerlendirme yapmaları ve kampanyalarını hızlı bir şekilde ayarlamaları gerekir. 

 

Beyaz yaka olarak tanımladığımız ofis çalışanlarının çoğunun evden çalışma düzenine geçtiği süreçte, doğal olarak çevrim içi olma süresi de arttı. Bu durum, çeşitli platformlarda reklam envanteri sayısının da artmasına sebep oldu. Envanter sayısı artarken, satın almanın azalması ya da sabit kalması reklam verenlerin daha az bütçeyle daha çok reklam gösterimi elde etmesini sağlayabilmektedir. Bunun için açık artırmaya dayalı reklam bütçesi çalışması yapılabilir.

 

Birçok tüketici çevrim içi alışveriş yapmaya ve ihtiyacının evine kadar getirilmesine alıştı. Bu tüketicilerin normalleşme sürecinde de bu alışveriş deneyimine devam edeceklerini düşünüyorum. Özellikle, müşteri memnuniyetini gözeterek, operasyonel süreçleri başarıyla yöneten marketler ve uygulamalar kazanan tarafta olacaklardır.

 

Sektörel Dinamikler

  

Covid-19 virüsü, işletmelerin sadece kendi çalışanlarının sağlığını değil, ürün ve hizmetlerini satın alan tüketicinin sağlığını önemsemelerini ve bulaş riskini yok etmek için ciddi önlem almalarını gerektirmektedir. Tüketici bir ürünü satın alırken bulaş ihtimalini de düşüneceği için, işletmenin hassas olması, herhangi bir gevşeme olmaması için azami özen göstermesi gerekir.

 

Kongre, konferans, fuar gibi etkinliklerin iptal olması, etkinliklere katılan, organizasyonda yer alan işletmelerin işlerinin durmasına, zincir etkisiyle, seyahat, konaklama, yeme içme, eğlence sektörlerinde durağanlığa sebep oldu. Küresele odaklı işletmeler durağan sürece girerken, yerel odaklı işletmeler ürün ve hizmet ağlarını genişletmeye başladılar. Bu işletmeler pazarlama faaliyetleriyle marka bilinirliği sağlayabilirler.

 

Hedef Odaklı Pazarlama

 

Pazarlamacılar, salgın ortamında da en iyi yaptıkları şeyi yapmaya devam edeceklerdir. Tüketici davranışlarını anlamaya çalışmak, verileri analiz etmek ve stratejik kararlar almak ilerlemenin anahtarı olacaktır. Halka açık alanlarda ki kısıtlamalar sebebiyle, bütçelerini geleneksel reklamcılık yerine dijital reklam kampanyalarına ayıracak, kişiye özel kampanyalara odaklanacaklardır. 

 

Bu süreçte, şefkatli bir marka olarak tüketicisini sahiplenecek ve süprizlerle gülümseme sebebi olacak markalar, var olmaya devam edeceklerdir. 


Nagihan Ünüvar

Markam Sen


*Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, Nagihan Ünüvar ve Markam Sen'in kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir. 

7 Mayıs 2020 Perşembe

BİZ BİZE E-TİCARET

Biz Bize E-Ticaret

Teknolojinin evrimi ve 5G geçiş sürecinin heyecanıyla 2020’yi karşılarken, 2019’un son ayında Çin’in Wuhan şehrinde kendini göstermeye başlayan Covid-19 salgınının kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alacağından habersizdik. Dört aydır virüsle mücadele eden mavi gezegenimiz, her geçen gün biraz daha içine kapanırken, bizler de hayatımızı eve sığdırmaya çalışarak bu süreci atlatmaya çalışıyoruz. 

Bu salgınla, dünya ne kadar dijitalleşse, teknoloji ne kadar ilerlese de, yiyecek, su ve barınmanın temel ihtiyaç olduğunu ve bir ülke için tarımın, üretimin hayati önemini açıkça görüyoruz. Markalaşmadan bahsederken de, öncelikle kendi ülkemizde marka olmamız gerektiğini, sonrasında yurt dışına açılmanın yollarına bakarak ihracattan bahsedebileceğimizi, çeşitli mecralar aracılığıyla yıllardır dile getirmeye çalışıyorum.

Son zamanlarda, arama trendlerinde e-ticaretle ilgili aramaların yoğunluğunu görerek, bu ay yazımda, bir     e-ticaret markası yaratmak isteyenlere önemli gördüğüm bazı hususlardan bahsetmek istiyorum. 

İhtiyaca Odaklanın
Bundan 20 yıl önce böyle bir salgın ortamında olsaydık işimiz zordu. Bugünse elimizin altında araştırma yapabileceğimiz birçok kaynağın mevcut olduğunu biliyoruz. Arz edeceğiniz ürün/hizmeti belirlemek için bu kaynakları kullanabilir ya da kendi ihtiyaçlarınızdan yola çıkabilirsiniz. Bu çalışmayı yaparken, salgın sürecinin en az 2 ay daha devam edeceğini ve toparlanma sürecinin de kısa olmayacağını öngörerek, kısa, orta ve uzun vadede iş hedeflerinizi belirlemenizi, ürün/hizmet fiyatlandırmanızı da tüm koşulları göz önünde bulundurarak yapmanızı öneririm. 

Hedef Kitlenizi Belirleyin 
E-ticarette de kimi hedefleyeceğinizin kritik önemi vardır. Kimin, hangi ihtiyacını karşılamak üzere yola çıkacağınızdan emin olmalısınız. Salgın sonrasında bizleri nasıl bir dünyanın beklediğini bilmediğimiz bu belirsizlik ortamında hedef kitlenizi belirken, bu süreçte evde vakit geçirmek zorunda olan insanların hobilerine odaklanabileceğiniz gibi, temel ihtiyaçları karşılamak üzere de yola çıkabilirsiniz. 

Ulaşım Kanallarını Seçin
Satışınızı kendi e-ticaret siteniz üzerinden gerçekleştirecekseniz, e-ticaret paketlerini inceleyebilir, size uygun olanı seçerek, alan adı, içerik, tasarım çalışmasına başlayabilirsiniz. Kendi e-ticaret siteleri üzerinden satış yapmayı tercih edenlerin, sitelerini ön plana çıkarmak ve rekabet etmek için reklam bütçesi ayırmaları gerekir. Bu işi ilk kez yapacaksanız ve yeterli bütçeniz yoksa tavsiyem, kendi e-ticaret sitenizi kurmak yerine, pazar yerleri ya da sosyal medya satış uygulamalarını kullanmanız yönündedir. 

Reklam Bütçenizi Oluşturun
E-ticaret siteniz aracılığıyla faaliyet göstermek için, sitenizi ön plana çıkarmalısınız. Bunun için arama motoru optimizasyonu (SEO) ve arama motoru reklamcılığı (SEM) araçlarından faydalanılır. İçerik çalışmasının yapılması, kampanya programlarının belirlenmesi, bir pazarlama planı oluşturulması ve bütçelendirilmesi gerekir. Bu çalışma için kendi ekibinizi oluşturabileceğiniz gibi, profesyonellerden de destek alabilirsiniz. 

Süreklilik Sağlayın
E-ticaretle satışını yapmaya karar verdiğiniz ürün ya da hizmetin sunuşunda herhangi bir aksamaya karşı önleminizi almak ve işinizin sürekliliğini sağlamak için tedarik zincirini nasıl yöneteceğinize karar vermelisiniz. Yeni oluşturulacak bir markanın güven sağlaması ve sadık müşteriler kazanması önceliklidir. Bu sebeple, yeni markanızı inşa ederken, operasyonel sürecin yönetimine çok önem vermeniz gerekir.